“Her sanatçı, zamanını yansıtan formlar içinden kendisine uygun olanları seçer ve kendisini onlar aracılığıyla ifade eder. Yani öznel unsur, içsel ve nesnel unsurun dışsal ve belirli bir ifadesidir.” Wassily Kandinsky, Sanatta Ruhsallık Üzerine, 1911, s.71.
Tuğba Renkçi Taştan’ın “Form ve Ötesi” isimli altıncı kişisel sergisi; sanatçının günlük yaşamında karşılaştığı nesneleri, kendine özgü bir estetik anlayışla, karışık teknikte hayal gücü ve içsel dünyasının imgeleriyle birleştirilerek soyut ve soyutlamacı bir perspektifte ele alır.
Sanatçı, daha önceki serilerinde olduğu gibi ev ve kalp kavramlarına odaklanmıştır, ancak bu kez resimlerine ev imgesi ve stilize edilmiş ağaçlar gibi doğa etkisi veren formlar da eklenmiştir. Son yıllarda kent yaşamının kaosundan ve mücadelesinden uzak, ev ve doğaya artan ilgisi coşkulu renk ve doku anlayışıyla resimlerinde görsel bir ifade bulur. Sanatçı, hissettiklerinden yola çıkarak içinde yaşadığı dünyaya ve kendi gerçekliğine dair bir göndermede bulunur. Kalp, karga, ev, ağaç ve doğayı çağrıştıran imgeler ya da sırf dokusal bir kompozisyondan oluşan formun ötesindeki soyut yüzeyler, sanatçının kendisinin bir yansımasıdır. Bu son dönem üretimleri, “resim, resmi doğurur” anlayışından hareketle geçmiş üretimlerinden de ilham alarak zaman zaman ev imgesine, doğa stilizasyonlarına, formsuzluğa, daha soyuta, yoğun dokulara ve ötesine doğru evrimleşmiştir. Sanatçı, dünyanın ruhsal karmaşasını postmodern analiz yöntemi yapıbozum ile parçalayarak, hayata ve içinde yaşadığımız dünyaya ironik bir bakış açısıyla düşünmeye sevk eder.